“`html
Yemen’deki Husi Yükselişi ve ABD’nin Askeri Stratejisi
İran ile beraber direniş cephesi oluşturan Yemen yönetimi, Husilerin Kızıldeniz’de yarattığı gerginliklerle Atlantik sistemi üzerinde baskı kurmaya devam ettiği bildiriliyor. Batılı ülkelerin tüm müdahale ve caydırıcı eylemlerine karşın, Husiler deniz ticaretine zarar vererek Batı ülkelerinin gemilerini hedef aldı. Foreign Policy’nden analistlerin yaptığı değerlendirme, Husilerin artan etkisini ve Türkiye’nin bu süreçteki rolüne dair önemli bulgular sunuyor. “Husiler yılmıyor” başlıklı detaylı analizde yer alan noktalar şöyle:
İki Yönlü Tehditler
“ABD’nin Husileri caydırma çabaları etkili olmaktan uzak. 2024’ün son haftalarında, Husi grubu, Kızıldeniz’de yeni bir füze ve insansız hava aracı saldırısı dalgası başlatarak İsrail’e ve deniz taşımacılığı yollarına saldırılarda bulunmuştur. Bu durum, ABD’nin Yemen Buzdağı’ndaki askeri hedeflerine yönelmesine neden oldu. Husiler, Aralık ayında birden fazla ABD gemisine ateş açarak, onlara on drone ve füze saldırısı gerçekleştirdi. ABD ve İsrail, toplamda beş kez misillemede bulunarak Husi askeri bölgelerini hedef aldı; fakat Husiler bu saldırılara karşılık vermekte kararlıdır. Bu olay sırasında, yanlış hedef alınan bir ABD savaş uçağı düşmüş olmasına rağmen mürettebat kurtarıldı. Bu sonuç, ABD’nin askeri hazırlığı ve itibarını azaltırken, Husi grubu güçlenmeye devam etmektedir. Washington, bu duruma yönelik yeni bir strateji geliştirmek zorunda; zira mevcut çözüm, yalnızca belirtilen sorunları değil, Husilerin artan gücünün nedenlerine de odaklanmalıdır.
Çok Uluslu Operasyonlar ve Etkileri
Bir yıl kadar önce, ABD, Bab al-Mandeb Boğazı’ndaki Husi saldırılarının uluslararası deniz ticaretini tehdit etmesi üzerine çok uluslu bir operasyon başlattı. Husilerin iddialarına rağmen, hedeflerini genel olarak uluslararası deniz taşımacılığına yönelik saldırılara dönüştürdüğü gözlemleniyor.
Batı’nın Gemileri Tehdit Altında, Rusya ve Çin İse Rahat
Uzun vadeli stratejiler geliştiremeyen Washington ve Londra, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin kararlarına da uyulmadığını görmekte ve Poseidon Archer Operasyonu’nu devreye sokarak Husilerin askeri kapasitelerini düşürmek için harekete geçmiştir. Ancak bu operasyonlar, alanda etkili olan ülkelerden pek fazla destek görememiştir. Rusya ve Çin bandıralı gemiler ise daha az sıkıntıyla geçiş yapmaktadırlar.
Yeni Yönelimler ve Husi Saldırıları
“Ağustos ayı itibarıyla, ABD’nin askeri müdahaleleri, Husilerin stratejilerini etkilemekte yetersiz kalmıştır. Gemilere karşı saldırılar görece azalmış olsa da, deniz seyrüsefer özgürlüğü henüz sağlanamamıştır. Geçtiğimiz günlerde yaşanan saldırılar, Batı’nın Afrika’nın güney kıyılarına daha uzun ve maliyetli rotalar izlemeye mecbur kalmasına sebep olmaktadır. Husilerin İsrail’e karşı başlattığı saldırılar, özellikle insansız hava araçları ve füzelerle artmış durumda. Husilerin bu tür eylemlerinin çoğu engellense de, bir İsrail vatandaşı hayatını kaybetmiş, birçok kişi yaralanmıştır.
Husilerin Güçlenmesi
“Husilerin gün geçtikçe artan saldırılarına karşın, uluslararası operasyonlar amacına ulaşmamış ve Husilerin kaybedecekleri neredeyse hiç şey kalmamıştır. Onlar, her geçen gün daha da popüler hale gelmekte ve Suudi Arabistan’ın uzun süreli bombardımanlarına karşı direnç göstermektedirler. Tahran’daki yönetim, Husilerin gücünü ve etkisini artırma çabalarına katkıda bulunmaktadır.
Rusya ile Gelişen İlişkiler
Husilerin sadece Yemen ile sınırlı kalmayarak bölgedeki etki alanını genişletme çabaları dikkat çekiyor. Yeni yardımlar, dolanan fonlar ve Rusya ile artan işbirliği, bu direniş hareketini daha da güçlendiriyor. Husiler, Suudi Arabistan’ın enerji altyapısına yönelik saldırı tehditlerini artırma konusunda istekli hale gelmişlerdir.
ABD’nin Stratejik Planları Tehlikede
“Husiler, düşük maliyetli insansız hava araçları ve füzelerle sürekli saldırılar gerçekleştirebilirken, ABD’nin savunma kaynakları tükenme noktasına geliyor. Washington’un harcadığı büyük bütçeler, askerlerin ve filoların hazırlığını zayıflatıyor. Bu durumda, ABD’nin yürütmekte olduğu askeri faaliyetlerin etkinliği tartışma konusu olmuştur.
Yeni Çözüm Yaklaşımları
“Geçici çözümler üretmek yerine, ABD’nin Husilerin gelir kaynaklarını hedef alan kalıcı stratejiler geliştirmesi şart. Suudi Arabistan ve BAE gibi bölgesel aktörlerin Husilere karşı destekleyici olmaları, kritik bir öneme sahiptir. Türkiye’nin artan etkisi, bölgedeki deniz güvenliği operatif çalışmalarda önemli bir yer tutacaktır. Brüksel ve Yeni Delhi ile işbirliği geliştirilmesi, bölgesel güvenlik çalışmalarına katkı sağlayabilir.
İran’la Mücadelede Strateji Geliştirilmesi
“Son olarak, Amerikan politikaları, İran’ın bölgedeki etkinliğini zayıflatma odaklı olmalıdır. Husilere sağlanan destekler konusunda İran’ın hesap vermesi sağlanmalı ve ABD, Husi hareketlerini kontrol altında tutarak bölgedeki istikrarı koruyan bir rol üstlenmelidir.”
Sonuç
“Kızıldeniz operasyonlarının sona erdirilmesi gerekirken, Husilere dair mevcut tehditin göz ardı edilmesi stratejik hatalara yol açabilir. ABD’nin bölgedeki planlarını yeniden gözden geçirerek Yemen’deki sorunların ciddiye alması, bölgesel dinamiklerin değişeceği anlamına gelecektir.
“`